Sistem bilimi olarak da adlandırılan sistem teorisi, olguları bütünsel bir yaklaşımla araştıran multidisiplinli bir sistem çalışmasıdır. Sistemler, doğal ya da insan yapımı ve yaşayan ya da yaşamayan, insan hayatının birçok alanında bulunur.
Sistem düşüncesine veya sistemik perspektife bağlı olan insanlar, bir olguyu temel bileşenlerine ayırarak gerçekten anlamanın imkânsız olduğuna inanırlar. Bunun yerine tüm olguyu anlamak için bütünsel bir bakış açısının gerekli olduğuna inanırlar.
Sistem Teorisinin Gelişimi
Ludwig Bertalanffy ve Humberto Maturana gibi sistem teorisinin temel kavramlarının kurucuları biyologlar olduğu için biyolojik bilimlerin bir kısmını içinde bulundurur. Sistem teorisinin ana bakış açılarından biri, bireyi veya grubu, birbirini etkileyen birçok hareketli parçanın içinde bulunduğu bir ekosistem olarak görmektedir. Davranış kalıplarını araştırmak ve açıklamak için sistem teorisi prensipleri psikoloji alanında uygulanmıştır. Bu yaklaşıma Gregory Bateson, Murray Bowen, Anatol Rapoport, W. Ross Ashby ve Margaret Mead dahil olmak üzere birçok kişi öncülük etmiştir.
Sistem Teorisinin Kavramları
Tutarlı bir bütünü oluşturmak üzere etkileşime giren parçalar sistemi oluşturur. Sistemler, onları dış elemanlardan ayıran ve girdiler veya sistemi etkileyen faktörler ile sistemin çıktılarını veya etkilerini ve ürünlerini birbirinden ayıran farklı sınırlara sahiptirler. Ayrıca sistemler, bir sistemin çıkışları giriş olarak döndüğü taktirde bir devre oluşturan geri-bildirim döngülerine sahip olabilirler. Bir sistemin bir bileşenindeki değişiklik, diğer bileşenlerin yanı sıra bütün varlıkları da etkiler. Bu durum, bir sistem bilinen bir değişiklik yaşadığında ne olacağını tahmin etmeyi mümkün kılar.
Sistem teorisi, sistem psikolojisi olarak adlandırılarak psikoloji alanında uygulanmıştır. Psikolojiyi sistem teorisi merceğinden gören insanlar, bireyleri kendi sistemlerinde veya gruplarında dengesini arayanlar olarak görürler. Tüm üyeler için çalışan bir sistem oluşturmak için, içindeki her bireyin beklentileri, ihtiyaçları, istekleri ve davranışları dikkate alınmalıdır. Sorunlar ortaya çıktığında, bunlar bir kişinin eksikliğinden ziyade sistemik etkileşimlerdeki bozulmalara bağlanır.
Sistem Teorisi ve Aile Sistemleri Terapisi
1960’ların sonunda Dr. Murray Bowen, sistem düşüncesini aile birimine uyguladı ve aile sistemleri teorisini geliştirdi. Bu teori aileyi duygusal bir birim olarak görür ve bireylerin soyutlanarak tam olarak anlaşılamayacağını varsayar. Bunun yerine Bowen, teorik olarak bireylerin ailesinin bir parçası olarak görülmesi gerektiğini söyler. Bowen’in konsepti daha sonra aile sistemleri terapisi adı verilen etkili ve yaygın olarak kullanılan bir psikoterapi şekli haline geldi.
Aile sistemleri terapisinde aile ilişkileri, örüntüler, iletişim ve davranışlar, terapi oturumunun içinde ve ötesinde incelenerek, terapist ve diğer aile üyelerinin belirli davranışlarının aileyi nasıl etkileyebileceğini gözlemlemelerine olanak sağlar. Bu davranışlar tanındıktan ve anlaşıldıktan sonra, aile üyeleri kendileri ve ailelerinin geri kalanı için yararları olan yeni davranışları öğrenebilirler.
Sistem Teorisi ve Sistemik Psikoterapi
Aile sistemleri terapisinin etkili olması, araştırmacıları ve ruh sağlığı uzmanlarını bu sistemin ana ilkelerini diğer insan gruplarına uygulamak için motive etti. Sistemik psikoterapi veya sistemik terapi olarak adlandırılan bu yeni yaklaşım, bireylerin grup içindeki rollerinin grubun işlevselliğini nasıl etkileyebileceği konusunda fikir edinmesine yardımcı olmaktadır. Bu yaklaşım kuruluşlara, topluluklara veya işletmelere de uygulanabilir. Sistemik psikoterapi, şu anda çeşitli durumlarda uygulanan, yönlendirici olmayan, çok yönlü bir terapi yöntemine dönüşmüştür. Sistemik psikoterapinin, aşağıdaki konuları ele almakta etkili olduğu görülmüştür:
Kaygı
Beden İmgesi Sorunları
Yeme Bozuklukları
Depresyon
Madde Bağımlılığı
İlişki Sorunları
Sistemik psikoterapi, bir ailenin veya toplumun kendi iyileşmesinde ve psikolojik sağlığında hayati bir rol oynadığına vurgu yapmaktadır. Sonuç olarak aileler, çiftler veya bir örgütün üyeleri bir sorunu çözmek için doğrudan bireysel olarak terapiye katılırlar ve kendi davranışlarını daha uyumlu ve üretken olmak için dönüştürmeye başlarlar. Sistemik psikoterapi, bir grubun üyelerinin olumlu ve güvenli ilişkiler kurmasına ve genel olarak iyi olmalarına yardımcı olur. Etkili iletişim, bu terapi yaklaşımında önemli bir araçtır. Bütün bir varlığın oluşmasında diyalog bilgi, güç ve destek sağlar. Sistemik psikoterapi ve aile sistemleri terapisi arasındaki yakın ilişkinin birçok insanın bu terimleri birbirlerinin yerine kullanmasına yol açtığını not etmek önemlidir. Endişeler ve Sınırlamalar Sorunları ele alırken geçmiş perspektifi ihmal etmesi, sistemik psikoterapinin bir eleştirisidir. Bazı durumlarda bireyin geçmişindeki zihinsel sağlık durumuna bakmak, çözüme ulaşmak için çok önemli olabilir.
header.all-comments